nazlitoac.blogspot.com

17 Aralık 2021 Cuma

Trabzon'da Kısa Bir Tur

Trabzon'da Kısa Bir Tur  

Efendim; Gürcistan gezi ekibimizle buluşma yerimiz olan Trabzon'a gelmişken, oraları az da olsa gezip görmeden Gürcistan'a geçmek istemedim. 

Karadeniz sahili ile Zigana Dağları arasında yer alan Trabzon, denize dikey uzanan dağlık bir araziye sahip. Mavi ile yeşili birleştiren doğası, kilisesi, manastırı, konak, kale, hayrat ve köprüleriyle hayran kaldığım Trabzon, her mevsim görülmeye değer bir ilimiz. Temmuz ayında gittiğimizde % 90'lara varan nemli havası beni oldukça rahatsız etse de yerli halkın hiç etkilenmediğini, mutlu-mesut ( cadde ve otoyollarda horon ve kolbastı oynayan gençleri gördüm.☺ ) görüntülerini izledikçe hiç şikayet etmeyeyim dedim kendi kendime. Haa bu arada kolbastı 1930 yılında Trabzon'un Faroz mahallesinde başlamış ve ülkemizde yayılmış. İlk zamanlar Farozlu balıkçıların kendi aralarında oynadıkları bir müzik oyunuymuş. 

Gözlemlediğim kadarıyla yamaçlara kurulmuş evlerin bahçelerinde en çok çay bitkisi ve fındık yetiştiriliyor. Şehrin merkezine vardığımızda ilk düşüncem sanki Arap ülkesine gelmişim gibi oldu. Yerli halktan çok Arap turist vardı desem sanırım abartmış olmam.

Uzungöl 

İlk durağımız ünlü Uzungöl...Hep görmek istediğim bu yere nasıl mı gittik...Hemen tarif edeyim. Trabzon merkezdeki Çömlekçi durağından kalkan, Çaykara Tur Bürosu'ndan 1 kişi 25 liraya ( 2021 ) bilet alarak dolmuşla gidebilirsiniz. Biz 2018 yılında gittiğimizde bilet 16 liraydı. Trabzon - Uzungöl arası 99 km. ve yolculuk indi-bindi derken yaklaşık 2 saat sürüyor. Gider gitmez mutlaka dönüş biletinizi almayı unutmayın. Zira koltuklar hemen doluyormuş. Gittiğimiz gün hava yağışlıydı ve 16 dereceyle epey serindi. Temmuz ayı böyleyse kış ayını düşünemiyorum bile. Mutlaka kalın giysiler yanınızda bulunsun.

" Özel Çevre Koruma Alanı " ilan edilen gölün çevresi yaklaşık 7.500 metre, boyu 1.000 metre, eni 500 metre ve derinliği de 15 metre civarındaymış. Çaykara İlçesi'ne 19 km. uzaklıkta bulunan Uzungöl, heyelan sonucu yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi'nin önünü kapatmasıyla oluşmuş. Ladin ormanlarıyla kaplı vadinin ortasında inci tanesi gibi duran gölün görsel şölen sunan görüntüsü muhteşemdi.

Bu kareyi seyir terasına çıkarken çektim. Bize dediler ki, seyir terasına çıkmanız en az 1 saat sürer. Ee zaman da kısıtlı, dönüş biletlerimizi de almışız, gidebildiğimiz kadar gideriz dedik ve seyir terasına 20 dakikada çıktık. Kimin bacaklarına göre dediler, anlamadık ki. ☺ Neyse, 13 dakikada da inince bol vaktimiz var diyerek gölün etrafını dolaştık. Sonunda da bir kafede kahvelerimizi içtik. Bu arada bir Türk kahvesi 10 lira ( 2018'de )...Burada da en çok lüks araçlı ( Kuveyt ve Suudi Arabistanlı ) turistleri görünce fiyatları boşuna şişirmemişler dedim. 

Sümela Manastırı 

Tam görememekle hayal kırıklığı yaşadığım Unesco Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde olan manastır...2018'de gittiğimde 3 yıldır bitmeyen restorasyonla ( kaya düşme riskine karşı ) kapalıydı. Dünyaca ünlü, görmeyi çok istediğim manastır Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere Vadisi sınırları içerisinde yer alıyor. 1150 rakımda, Karadağ'ın eteklerinde sarp kayalık üzerinde kurulmuş ve vadiden 300 metre yükseklikte bulunuyormuş.
Roma İmparatoru l. Theodosius'un döneminde 386 yılında inşa edilen manastırın en görkemli konuma ise Trabzon İmparatoru Alexius lll. Komnenos döneminde getirilmiş. Ayrıca 1349 yılında lll. Alexius'un taç giyme töreni de burada yapılmış.
Bir konuya değinmeden geçmeyeyim. Sadece manastıra gitmek isterseniz Çömlekçi durağından kalkan araçlar manastıra 16 km. yakınına götürüp getiriyorlar. 2018 yılında gittiğimizde 1 kişi 70 liraydı. Biz, sokaklarda büroları olan günübirlik turla 1 kişi 60 lirayla ( 2018 yılında ) manastır da dahil bir çok yeri gezdik. Hem zamandan hem de paranızdan olmamanız açısından belirtmek istedim. 
Kimbilir bir daha ne zaman kısmet olacak gidip görmem, keşke içine görebilseydim. Tee İstanbul'dan geliyorum, görmeden gidiyorum. Neyse, sağlık olsun diyeyim. 

Karadağ Şelalesi 

Şelale, Sümela Manastırı ile Ayavarvara Kilisesi'nin yol üzerinde yer alıyor. Sümela yoluna girdiğinizde karşınıza çıkacaktır. Gürül-gürül akan şelaleye geldiğinizde biraz mola verip dinlenebilirsiniz. 

Ayavarvara Kilisesi 

Sümela Manastırı'nın yamaçtaki patika yolunda, yaklaşık 500 metre kadar mesafede yer alan kilise, Sümela'nın gözetleme kulesi tarzında bir kiliseymiş. Bir kaya üzerinde şapel tarzında olan kilisenin bahçesi şirin mi şirin dedirtecek kadar güzel geldi bana. Bahçede çok ziyaretçi vardı. Kalabalıkken fotoğraf çekimi yapmak istemedim. 

Sümela Manastırı'na gelmişken Ayavarvara Kilisesi'ne mutlaka uğrayın. Yamaçtaki kiliseden görülen manzara, insanı kendinden geçirircesine muhteşemdi. Ayrıca Sümela Manastırı'nı buradan da fotoğraflayabilirsiniz.  

Karaca Mağarası 

Karaca Mağarası, Gümüşhane'ye 17 km. uzaklıktaki Torul İlçesi'ne bağlı Cebeli Köyü sınırları içerisinde yer alıyor. 1550 metre rakımlı mağaranın toplam alanı 1500 metre ve uzunluğu 100 metreymiş.
 Eşine az rastlanır muazzam güzellikteki mağaraya adımınızı ilk attığınızda büyülenmeye başlarsınız. Mağarada ilerledikçe keşfetmenin verdiği duygu heyecana dönecektir.
Renkli damlataş şekilleri, sarkıtları, dikitleri, sütunları, traverten basamak ve havuzları ile Karaca Mağarası'nı fırsat bulursanız mutlaka görün derim. 

Mağaraya geldiniz. Uzuuun yıllar boyunca nakış misali oluşmuş şekillere şahit oldunuz. Kendinizi hayal dünyasında buldunuz. Mağara çıkışında bu manzara sizi bekler. Kafesinde oturup tatlı-tatlı esen, şarkı mırıldayan rüzgarın sesini dinleyerek çayınızı yudumlayabilirsiniz. Sadece siz ve sessizliğin sesi...Sanırım doğanın mucizevi gücü bu olsa gerek.😊

Vee canım ülkemin çalışkan, üretken kadınları...El emeği, göz nuru ürünleri satışa sunmuşlar. Sol üst köşede gördüğünüz yapıdan da mağaraya giriliyor.

Sırada Zigana Dağı var. Burada öğle yemeğimizi yedik. Tavsiyem, köfte ve kuzu pirzola yemeniz. O bildiğimiz lokanta köftesi olan var ya, hani şişkin, lastik gibi olan, işte onun gibi değil. Bildiğimiz ev köftesi desem, inanır mısınız bana, bilemiyorum. Haa, pirzola da kemiksiz ve tabak dolusu geldi önümüze. Fiyatlar da gayet uygundu. Ayran ve çay ikram. Off ekmek de öyle güzeldi ki, anlatılmaz yenir derim. Bu kareyi de restoranın az yokuşunda çektim. Tam bir köy havasında olan bungalov evlerde de kalabilirsiniz. Havası tertemiz, yeşilin her tonu hakim bu doğa harikası yerde kim kalmak istemez ki.

Torul İlçesi - Gümüşhane 

Hani bazı sosyal medya paylaşımlarda diyorlar ya " Burası Avrupa'da olsaydı beğenirdiniz. Ama burası Türkiye'de. " Evet, burası Gümüşhane'ye 15 dakika, Trabzon ve Giresun'a 1 saat uzaklıktaki yaklaşık 950-1000 metre rakımlı doğa harikası Torul İlçesi. 240 metre yükseklikteki seyir terasından çektim bu kareyi. Karşıda gördüğünüz dağlar Zigana ve Sarıç Dağları...İlçe, Harşit Çayı etrafında kurulmuş. Resmin sol tarafında ise Türk bayraklı Torul Kalesi'ni görebilirsiniz.

Hamsiköy

Son durak Hamsiköy...Trabzon ilinin Maçka ilçesine bağlı Hamsiköy, denizden yaklaşık 1300 metre yukarıdaymış. Ellerimi uzatsam bulutlara dokunabilir miyim acaba demeden de edemiyorum. 
Asıl adı Hamseköy, Arapça 5 köy yani 5 adet köye topluca verilen isimmiş. Hava epey serindi ve hiç nem yoktu. 

Zigana Dağı'nın kuzey eteğinde bulunan Hamsiköy'den, Hamsiköy Vadisi'ne bakış...Tee vadi içindeki görünen köy ise Çıralı...
Uzun yıllar önce Çin ve Hindistan'dan Avrupa'ya giden İpek Yolu'nun güzergahı üzerinde bulunan Hamsiköy, vadi boyunca akan sularıyla, sisle kaplı dağlarıyla masallardan çıkmış fantastik bir köy. Keşke biraz daha kalabilseydim, ne iyi olurdu. Umarım yolum o tarafa bir daha düşer.

Hamsiköy Sütlacı 

Hamsiköy'e gideceğiz de, sütlacını yemeden dönülür mü hiç, dönülmez dedik ve o meşhur sütlacın tadına baktık. Kırlarında otlayan ineklerin sütünden yapılan bol fındıklı sütlaç, gerçekten de çok lezzetliydi. Uğrarsanız, Niyazi ustanın büyük teraslı, muhteşem manzaraya karşı restoranında sütlacınızı afiyetle yemenizi tavsiye ediyorum.  
Bu arada, Zigana Dağı'nda kızıma aldığım şalı, üşüdüğüm için omuzlarıma sardım. Yemek yediğimiz restoranın hemen yanında bulunan hediyelik eşya satan mağazadan almıştım. Kızım hala kullanır. ☺ 

Hamsiköy'de gidiş saatimizi beklerken şööyle bir turlayayım dedim ve bu kareyi çekiverdim. Neredeyse akşam olacak ama çalışkan kadınlarımız hiç boş durur mu...Evinin önündeki kurumuş otları temizliyor. Sormadım ama eminim bu kurumuş otlar bir şekilde değerlenecek. Yokuş aşağı duruşundan anlayabilirsiniz. Evler genellikle bu şekilde, dağların yamaçlarındaydı. Dağlık olan Karadeniz Bölgesi'nin doğasına hayran kalmamak mümkün değil. Canlı gözlerle görmek bambaşkaymış. ☺

Bir sonraki gezimde görüşmek üzere, doğa ve sevgiyle kalın.