nazlitoac.blogspot.com

27 Aralık 2022 Salı

Göğe Uzanan Dağlar Ülkesi Kırgızistan-2

 Kırgızistan Kültür ve Doğa Gezisi-2

Kırgızistan gezimin ikinci bölümüyle merhabalar...İlk bölümde de bahsettiğim gibi 8 günlük gezimi tek albüme sığdıramadığım için 4 bölüm halinde yayınlamayı düşündüm.

Gezimin ilk albümünü okumak isterseniz   https://nazlitoac.blogspot.com/2022/12/goge-uzanan-daglar-ulkesi-krgzistan-1.html   buradan tıklayabilirsiniz. 

Efendim; Kırgız kültürüyle başlayalım mı gezimize... ☺️

Koçkor Kasabası-Kırgızistan 

Sıra geldi 1767 metre rakımlı Koçkor Kasabası'nda yurt ( Boz-üy ) çadırı yapımına şahit olmaya. Ana malzemeleri esnek ağaç sırıkları, keçe ve ipten oluşan Boz-üy'ler, kışın soğuktan yazın sıcaktan korurmuş. Sevgili ekip arkadaşlarım dayanamayıp çadır yapımına yardım ettiler.☺️

Boz-üy Yapımı

Hiç çivi kullanılmayan çadır yapımında, eklem yerlerini tutturmak için inek derisinden yararlanıyorlarmış. Ayrıca iskeletin sağlamlığını arttıran renkli el işi şeritler de görülmeye değer. 

Boz-üy Yapımı 

Kırgızlar'ın yarı göçebe hayatının vazgeçilmezi, yarım saat içinde kurulan bu büyüklükte ki çadırın fiyatı 2.500 dolarmış ve nakliye alıcıya aitmiş. 

Kırgızistan'da ormanlık alan %5 civarındaymış. Kırsal alanlarda fazla odun olmayınca yakıt olarak tezek kullanılıyormuş. 

Koçkor Kasabası-Kırgızistan 

Yurt çadırı yapımı biter-bitmez fazla uzaklaşmadan soluğu sokakta aldım. Hangi ülkeden olursak olalım din, dil, ırk farketmez, kadınlar lisanını bilmese de her zaman birbirini anlayabilir. İzin istediğimde o kendi dilinde üstünü-başını göstererek güzel değilim dedi, ben de kendi lisanımla hayır, sen çok güzelsin deyince izin verdi fotoğrafını çekmeme. Gülüşü o kadar güzel ki, her şeye değer. ☺️

Koçkor Kasabası-Kırgızistan 

Sıra geldi keçe yapımını öğrenmeye. Kırgız geleneğine ve kültürüne ait keçe; giyimden ev yapımına ve hediyelik eşyaya kadar Kırgızistan topraklarında binlerce yıldır kullanılıyormuş. 

Koçkor Kasabası'ndaki geldiğimiz şirin evin bahçesinde, evsahiplerinin gösterdiği keçe yapımını dilim döndüğünce kısaca anlatmaya çalışacağım. 

Kırkılmış koyun yünü önce bir tokmakla dövülüp havalandırılıyor. 


Keçe Yapımı 

Dövülüp havalandırılan yün, hasır örtü üzerine yayılıp sabunlu suyla ıslatılıyor. 


Keçe Yapımı 

Sabunlu ıslak yün, naylon muşambayla sarılıp sıkıca bağlanıyor. İpin bir ucundan yuvarlayıp tekme ata-ata dövülüyor. Bu işlem yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Stres atmak için bire-bir işlem bence. ☺️

Keçe Yapımı 

Tekmeyle dövülen yünü muşambadan çıkardıklarında keçe ilk halini almış oluyor. Dikkatimi çeken, bu kadar çok, hiç işlem görmemiş yünlerin kokusunun olmaması. Miss gibi sabun kokusu sarmıştı etrafı. 

Keçe Yapımı 

İlk halini alan keçe, tekrar dürülüp bu defa kol ve dirsekle tempolu bir şekilde ezilmeye devam ediliyor. Tekme atan evin küçük oğlu da yardım ediyor. Bu işlem de 10-15 dakika kadar sürüyor. 

Keçe Yapımı 

Kol ve dirsekle dövülen keçe, toplanıp bir iple sıkıca bağlanıyor. 

Keçe Yapımı 

Son işlemde keçe, tel ızgara üzerine konup sık-sık yıkanıyor. 

Keçenin yapımı yaklaşık 1 saat kadar sürdü. İlk kez böyle bir yapıma şahit oldum. Fotoğraflarda kolay gibi görünüyor ama hiç kolay değil. Tamamen kas gücüne dayalı ve maharet isteyen bir uğraş. 

Sarybulak Köyü'nde Camii-Kırgızistan

Koçkor Kasabası çıkışından Son-Kul Gölü'ne giderken market alışverişi için durduğumuz yol üzeri ufak bir köyde çektim bu kareyi. Ne kadar camiye rastladıysam hem yapı olarak küçük hem de minareleri gördüğünüz gibi kısaydı. Hiç ezan sesi de duymadım. 

Sarybulak Köyü'nde Market

Hem şehir içinde hem de kırsal bölgelerde rengarenk konteynerleri ya ticarethaneye ya da yaşam alanına çevirmişler. Evler genellikle beyaz badana boyalı olsa da kapı ve pencereleri turkuaz, su yeşili ve gök mavisi renkliydi.

Son-Kul Geçidi-Kırgızistan 

Burası, Son-Kul Gölü'ne aracımızla giderken ki 3445 metre rakımlı tepe...Tee Tanrı Dağları'nın tepelerine gelmişim, bu gizemli dağları seyretmeden mi geçip gideceğim, olacak şey değil. İndik araçlardan tabii. Çok önceleri kendime söz vermiştim. Araçla ya da yürüyerek farketmez, yüksek rakıma çıkıp rekorumu kırarsam kahve içeceğim diye. Termosum ve kahvem zaten yanımdadır hep. Sözümü tutup ben de içtim efendim. 😀 
İnsanı uçuran rüzgara ve soğuğa rağmen büyüleyici manzaranın keyfini sanırım ancak o anları yaşayanlar anlayabilir.☺️

Fotoğraf için sevgili arkadaşım Kafiye Aydın hanıma çok teşekkür ediyorum. 

Son-Kul Gölü-Kırgızistan 

Aracımızla kah bozuk toprak yolda ilerledik kah dere içlerinden geçtik. Hayvanların otladığı görsel şölen sunan yayla ve dağ yamaçlarını geçerek 3016 rakımlı Son-Kul Gölü'ne nihayet gelebildik. O nasıl soğuk hava, inanın anlatamam. 1767 rakımlı Koçkor Kasabası'nda mevsim yazdı, burası ise kış. Aynı gün 20 derece kadar birden düşüş olmasını bünye kaldırır mı, kaldırırmış efendim. İrtifa yüksekliği de cabası. Yeni yer ve kültürü tanımanın heyecanıyla başka bir şey düşünmüyor ki insan. 

Son-Kul ya da Son Göl, Songköl, Song-Köl de denilen göl; Issık Göl'ün güneybatısında ve Narin ilinin kuzeyinde yer alıyor. 278 km2. yüzölçümüyle ülkenin ikinci büyük kapalı havza bir dağ gölüymüş. En derin noktası 13 metre olan göl, ağaçların olmadığı yayla ve Tanrı Dağları'yla çevrelenmiş. 

Son-Kul Gölü-Edelweiss Yurt Kampı

Boz-üylerde hemen sobalar yandı. Sobayı yakan Kırgız kadını, gece 3'de gelip gösterdiği tezekleri sobaya atacağını söylediğinde bir kez daha inandım, misafirlerini çok iyi ağırlıyorlar. Sabah uyandığımda çadırın içi sıcacıktı. Hangi ara gelip sobayı tazeledi, hiç duymadım. Benim anlamadığım ise tezek, tezek gibi kokar değil mi...Valla hiç de rahatsız edici bir koku yoktu.☺️

Son-Kul Gölü-Edelweiss Yurt Kampı

Obanın mutfağı ve restoranı...Pencerede görülenler bizim ekipten...☺️
Mutfağın kapısı hep açıktı. Bir Kırgız kadını yemeklerin başında, genç olan Kırgız kadını da götür-getir işlerini yapıyor. Restoranın bir köşesinde gürül-gürül yanan sobanın üzerinde ki çaydan ve sütten istediğiniz kadar içebiliyorsunuz.

Son-Kul Gölü-Edelweiss Yurt Kampı 

Gördüğünüz üzere hiç bina yok, tesis yok. Yani kısaca medeniyet yok. Telefonlar çekmiyor, haliyle internet yok, elektrik de yok. Jeneratör var. Tuvaletler, fotoğrafın en sağında görülen sacdan yapılma tek kişinin zor sığacağı barakalar... Ellerinizi yıkamak için mutfağın hemen dışına taşımalı sistem konmuş musluğu kullanıyorsunuz. Ayrıca bu musluk bulaşık yıkamak için de kullanılıyor. 

Son-Kul Gölü Yurt Kampı 

Misafir olduğumuz obanın güzeller güzeli, sevimli Aliya...

Son-Kul Gölü'ne ulaşım sadece haziran-eylül arası mümkün olabiliyormuş. Diğer zamanlarda hava şartlarının kötü olması nedeniyle yolları kapalıymış. Göçebe yaşayan Kırgızlar'ın gerçek yaşamını tanımak için kesinlikle bu yaylalara çıkın derim. 

Son-Kul Gölü-Kırgızistan 

Bir gece kaldığımız göle istemeyerek veda ettik ve bozkırlara attık kendimizi. Sol tarafta yürüyenler bizim ekipten...☺️

Son-Kul Gölü-Kırgızistan 

Yukarılara çıktıkça göl, tepsi gibi görünüyor. Eğer ki buralara kadar gelirseniz bulutlarla göz hizasında olduğunuzu görebilirsiniz. 

Tanrı Dağları-Kırgızistan 

Veee en sonunda yürüyerek kendi rekorumu kırmış bulunmaktayım efendim. Gururla 3275 metreye yürüyerek, adım-adım çıktığımı belirtmek isterim. 😄

Bu gördüğünüz bitkiler, yabani yeşil soğan...Bu kadar yüksek rakımda soğan olur mu, oluyormuş. Öyle de leźetli yemeğini yapıyorlar ki. 
Buradan başladık inmeye. 

Edelvays Çiçeği-Tanrı Dağları

İşte, Gürcistan'daki 2800 rakımlı Koruldi Gölleri'nde arayıp da göremediğim çiçek...Ormanlık alanının olmadığı yüksek rakımlı Alp Tipi Çayırları'nın kralıdır beyaz Edelvays Çiçeği. Öyle de çoktular ki, gördüğüme çok sevindim. 

1907'de Avusturya İmparatoru Franz Josep tarafından dağcı birliklerin sembolü haline gelmiş bu beyaz renkli çiçek. Bu tarihten itibaren bir çok Avrupa ülkesinde üstün başarılı askeri birimler ve komandoları tarafından sembol olarak kullanılmış. 

Tanrı Dağları-Kırgızistan 

Bu gezimizde hep ilkleri yaşadım. Karakol Vadisi'nde ilk kez çadırda kaldım, yüksek rakımlara çıkarak rekorumu kırdım, bir de ilk kez ata bindim. Bineceğimi rüyamda görsem asla inanmazdım. Sadece binmedim ki 10 km. at sürdüm. 11 km. çıkışlı-inişli ( 715 metre iniş ) yürümenin verdiği yorgunlukla at sürmek sarsıcı oldu benim için. 😄

Fotoğraf için sevgili rehberimiz İsmail Kılınç beye çok teşekkür ediyorum. 

Kızart Köyü-Kırgızistan 

2150 rakımlı köyde kalacağımız evin kapısına kadar atlarımızdan inmeden geldik. Toprağa basmak için can attığımı sanırım hiç unutmayacağım. 😄

Kızart Köyü-Kırgızistan 

Köyde bir market...Gittiğimizde kapalıydı. Yan evden sahibi çağırdığınızda öyle açıyorlar. 

Kızart Köyü'nde Kök Börü ( Oğlak Kapmaca ) Göçebe Oyunu

Atalarımızdan kalan kültürel miras Oğlak Kapmaca oyunu, izleyenleri gerçekten de etkisi altına alan bir oyun. Oyun oynanırken bir kaç çekim yaptım ama pek beğenmedim çektiklerimi. Ancak maç bitip de yakınımıza geldiklerinde çekebildim. Ata öyle hakimler ki, sanki uçacaklar. Çok rahatlar... 

Kızart Köyü'nde Mezarlık

Ķöy çıkışı fotoğrafını çektiğim mezarlık... Daha önce hiç mezarlık fotoğrafı çekmemiştim. Mezar taşların sanatsal yapısı ve görkemi bir hayli ilgimi çekti. Rehberimiz Uzak beyin dediğine göre artık sade oluyormuş mezar taşları.

Burana Kulesi-Kırgızistan

Tokmak şehrinde bulunan kule, 11. yüzyılda bir caminin minaresiymiş. Hem minare hem de kule olarak kullanılırmış. Depremlerden önce 45 metreymiş. Sonradan restore edilmiş ve günümüzde 25 metrelik kısmı kalmış. Balçıkla pişirilmiş tuğla ile yapılmış.

 Kulenin bulunduğu alan oldukça genişti. Müze haline getirilmiş alanın çevresindeki kerpiçten yapılmış harabeler de görülmeye değer. 

Balballar

Burana Kulesi'nin bulunduğu alanın hemen yanı başında yer alan Balballar, eski Türkler'de ölen komutanın mezarının etrafına dikilen ve öldürdüğü düşmanları simgeleyen taş heykellere deniliyormuş. Mezar taşlarının tarihi 6. yüzyıla kadar gidiyormuş. M.Ö. 2. yüzyıldan kalma bir çok kaya resimleri Chu Vadisi'nden toplanıp buraya getirilmiş.

Kulenin bulunduğu alanda ufak bir müze de var. Müzede; kalıntılarda bulunan paralar, mücevherler, çanak-çömlek, sikkeler, taştan yapılmış tarım aletleri de görebilirsiniz. Müzenin hemen yanında da hediyelik eşya satan yurt çadırı bulunuyor. Bölgeye giderseniz mutlaka uğrayın derim. 

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Doğa ve sevgiyle kalın. ☺️


23 Aralık 2022 Cuma

Göğe Uzanan Dağlar Ülkesi Kırgızistan-1

 Kırgızistan Kültür ve Doğa Gezisi-1

Tanrı Dağları-Kırgızistan 

Efendim; Orta Asya'nın tam ortasında bulunan, denize kıyısı olmayan, dorukları buzullarla kaplı Tanrı Dağları'nın hayat verdiği, yaklaşık 500.000 mısradan oluşan dünyanın en uzun Manas Destanı'nın doğduğu, atalarımızın topraklarına 2019 yılında gittiğim Kırgızistan hakkında önce kısaca bilgi vermek istiyorum. 

Tarihi İpek Yolu'nun geçtiği Kırgızistan, bağımsızlığını 1991 yılında Sovyetler'in dağılmasıyla elde etmiş.

Para birimi Som olan ülkede resmi diller Kırgızca ve Rusça...

Öğrendiğime göre ülkede okuma-yazma oranı %98...

Gördüğüm kadarıyla doğanın ve geleneksel yaşamın bozulmadan kalan dünyanın ender ülkelerinden biri...

Akarsu ve göller bakımından oldukça zengin olan ülkede, yaklaşık 3.000'e yakın irili-ufaklı göl bulunuyormuş. 

Kırgızistan'da 5 iş gününden fazla kalacaksanız, Devlet Kayıt Hizmetleri Bürosu'na pasaportunuzla gidip kayıt olmanız gerekiyor. Kayıt işlemi yaptırmazsanız ülkeden çıkışta sorun ( sınırdışı edilme, para cezası, gözaltına alınma gibi ) yaşanıyormuş.

Elimden geldiğince hem araştırmalarım ve gördüklerimle hem de yerel rehberimiz Uzak beyin aklımda kalan anlattıklarıyla tertemiz, olağanüstü doğaya sahip bu ülkede çektiğim fotoğraflarıma kısaca notlar ekledim. 

Chuy Bölgesi-Krasnyy Most Köyü-Kırgızistan 

Bişkek-Manas Havalimanı'na direkt uçuşla tam 4 saat 10 dakika süren uçak yolculuğumuzun sonunda buluştuğumuz ekibimizle önce harika bir restoranda kahvaltı yaptık. Yeni ülke görmenin heyecanıyla restoranın fotoğrafını çekmeyi unuttum.☺️

Kahvaltı sonrası ihtiyaç molası verdiğimiz yol üzerindeki tesisin olduğu yerde çektim bu kareyi. Uzaktan görünce hortumu elinde, bahçe sulanan bir tabela sandım. Yakınına gelince o kadar çok güldüm ki...hiç böyle etkili uyarı tabelası görmemiştim.😄

Tamchi Köyü-Kırgızistan 

Çolpon-Ata şehrine giderken öğle yemeği için geldiğimiz pansiyon-restoran...Issık-Köl'e kıyısı olan köyden geçerseniz mutlaka uğrayın derim. 

Pansiyon odalardan birinin kapısı açıktı. Gördüğünüz gibi hem temiz hem de düzenli. Girişin sağ tarafında banyo vardı. Ayakkabıyla girilmediği için çekim yapamadım. Başımı uzatıp baktığımda orası da aynı şekilde temizdi. İki kişinin rahatlıkla kalabileceği bu köy ev-pansiyonu çok beğendim. 

Pansiyonu işleten ailenin çocukları bizi uğurlarken...Çok da güleryüzlüydüler. Bizi ağırlarken ne yapacaklarını şaşırdılar.☺️

Ruh Ordo Açık Hava Müzesi-Çolpon-Ata 

Kahvaltıydı, öğle yemeği derken, Bişkek'ten 262 km. mesafeli Çolpon-Ata şehrindeki Ruh Ordo Açık Hava Müzesi'ne yaklaşık 8 saat sonra gelebildik. 

Müze, 2002 yılında Issık-Göl'ün kıyısında kurulmuş. Müzede, Kırgız dağ ve bozkırlarında bulunup getirilen en az 2000 yıllık mezar taşları, Budist, Katolik, Ortodoks, Müslüman ve Yahudi kültürünü eşit büyüklükte ayırım yapmaksızın tasvir eden tapınakları görebilirsiniz. " Ayrı yollardan gidiyor olabiliriz ama tüm yollar Yaradan'a çıkar " denilmek istenmiş. 

Cengiz Aytmatov Müzesi 

Ruh Ordo Açık Hava Müzesi'ne girişten sağ tarafa yöneldiğimizde, halkının içine düştüğü zor koşulları eserlerinde muazzam bir şekilde anlatan, edebiyat dünyasının gelmiş-geçmiş en büyük devlerinden ünlü yazar Aytmatov'a ithafen yapılmış sade ama etkileyici müze de çıkıyor karşımıza. 

Cengiz Aytmatov Müzesi 

Müzeye girdiğimizde Aytmatov'un portresi olmak üzere hikayelerini tasvir eden büyük boy tablolarla karşılaştık. Bunlardan biri de Kırgız geleneklerini, toplum ve evlilik kurallarını, aşkı, savaşa gidenlerin geride bıraktıklarını bir çocuğun gözünden anlatan hikaye kitabı " Cemile " yi tasvir eden yağlı boya tablo...Dünyanın en güzel aşk kitabı tabir edilen bu hikayeyi kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. 

Cengiz Aytmatov Müzesi 

Aytmatov'un " İlk Öğretmen " hikayesinin tasvir edildiği yağlı boya tablosu...

Okuduğum kitapların özetini pek yazmayı sevmem ama etkilendiğim bu hikayeden alıntı paylaşmak istiyorum. 

On beşine yeni basmış bir kızken kara ruhlu yengesi tarafından zorla kuma olarak evlendirilen Altınay'ın kaçarken söylediği sözleri okuduğunuz da eminim yüreğinize dokunacak.

" Kuma! Bu sözcükten tiksiniyorum. Hangi karanlık çağda, kim düşünmüştü bu iğrenç sözü? Ruhuyla, gövdesiyle köle olan ikinci kadının durumundan daha aşağılık ne olabilirdi? Ey mutsuz kadınlar! Ey, insanlık onurlarını yitirmiş, aşağılanmış, sefilce yaşamış kadınların ruhları, kalkın mezarlarınızdan! Kalkın ey acı çekmiş zavallılar, o çağların karanlığı sizinle birlikte silkinsin! Yazgısı sizinkinin aynı olan sonuncu kuma söylüyor bunu size!..."   

Cengiz Aytmatov Müzesi 

Salonun tam ortasına konmuş toplantı masası...Ülkeye yabancı devlet insanları geldiğinde burada toplantı yapılıyormuş.

Ruh Ordo Açık Hava Müzesi

Gururlandığım eser, Mustafa Kemal Atatürk Heykeli...Tee dünyanın bir ucunda görünce nasıl da mutlu oluyor insan.
Tıptan edebiyata, bilimden siyasete kadar nice alanda dünyaya ismini kazandırmış ünlü kişilerin heykellerinin de bulunduğu bu müzeyi çok beğendim. 

Ruh Ordo Açık Hava Müzesi

Müzeden çıkmak üzereyken karşılaştığımız gelinle damadın geleneksel kıyafetli yakınları...Gelin ile damadın fotoğrafını çekmek için izin istedim, vermediler. Ama yakınları poz bile verdi. Gerçekten harika görünüyorlar. 

Issık-Köl ( Issık-Göl )-Kırgızistan 

Issık-Göl'e yaklaşırken yol kenarına dizilmiş dükkanların önünde deniz malzemeleri görünce sanki Akdeniz sahillerine gelmişim gibi hissettim bir an. Kumsallarında şemsiye ve şezlong, gölde yüzenler, su kaydırağı ve su sporları yapanlar...☺️

Hazar Denizi'nden sonra en büyük ikinci tuz gölüymüş. Yeraltı sıcak su kaynaklarından dolayı asla donmuyormuş. Bu yüzden ismi Issık-Köl, yani ılık göl imiş.
1653 metre rakımlı gölün alanı 6236 km2, uzunluğu ise 182 km.ymiş.

Karakol-Kırgızistan

Issık-Köl manzaralı yolu geçerek, geldik gece kalacağımız Karakol şehrinde ki butik otele. Ayakkabılarla otele girmek burada da yasak. Sahipleri ve çalışanları, sıcakkanlı ve güleryüzlüydü. Beklediğimden de temizdi odalar.

İlk yerleşenler, ellerini-kollarını siyaha boyayan toprağı nedeniyle bölgeye Kara-Kol ismini vermişler. 

Dungan Camii-Karakol

Hiç çivi kullanılmadan " çandı " yöntemiyle inşa edilen cami, insanı derinden etkileyen ihtişamı olduğu kadar ilginç bir yapıya da sahip.

Çin'de 19. yüzyılın sonlarında yapılan zulümlere dayanamayarak göç etmek zorunda kalan Dungan halkının isteği üzerine Çin asıllı mimar Zhou-Su tarafından 3 yılda, 1910'da inşa edilmiş. Bölgede yetişen kavak, karaağaç ve ladin ağaçları caminin yapımında kullanılmış. Bahçesi meyve ağaçlarıyla dolu olan bu tarihsel yapı, gördüğüm eşsiz yapılardan biriydi.

Dungan Camii-Karakol 

Caminin yanında yer alan maviye boyalı minare de ahşaptan yapılmış. Kubbesi köşeli ve en üstte de bir hilal bulunuyor. Bölgeye giderseniz Karakol şehrinin tarihsel yapılarını mutlaka görün derim. 

Holy Trinity Ortodoks Katedrali-Karakol

Kırgızistan'a gelmeden önce kısa bir araştırma yaparken öğrendiğim bu katedrali göreceğim diye ne büyük heyecan yaşadığımı hatırlıyorum. İnsanı kendine çeken cazibesiyle muazzam bir yapı...

Her ne kadar altın sarısı kubbeleri soğana benzetseler de ben bir baş sarımsağa benzettim. Kubbelerin en ucunda da haçlar var. Fıstık yeşili çatısı, pencere ve çatı altı süslemeleriyle yemyeşil bahçeye sahip katedral, 1872'de ilk yapıldığında taştanmış. 1890'da meydana gelen depremde yıkılınca yerine, katedralin tamamı ahşaptan yapılmış ve 1895'de de açılmış. 
Gittiğimizde pazar ayini yapılıyordu. Rahatsız etmemek için içeri girmedik. Gidişimiz keşke pazar gününe denk gelmeseydi. Bunca zaman geçti, hâlâ merak ederim içerisini.

Karakol Vadisi-Kırgızistan 

Sonunda bizi bekleyen kırlara, bayırlara kısacası doğanın kucağına attık kendimizi. ☺️
Yol boyunca gördüğüm bozkır ve çıplak dağlardan sonra karşıma yemyeşil ormanlık alan çıkınca epey şaşırdım açıkçası. 
 Araçlarımız bizi vadinin 2000 metre rakımında bıraktıktan sonra başladık yürümeye. 

Karakol Vadisi-Kırgızistan 

Dağlardan gelen buz gibi sulara aldırmadan yolumuza devam ettik. Kah yağmura yakalandık kah iri taşların üzerinden seke-seke geçtik. Görsel şölen sunan vadinin içlerine doğru yükselişe geçtikçe soğuk iyice kendini hissettirmeye başladı burada. Bu arada temmuz ayında gittiğimi de not düşeyim. ☺️

Karakol Nehri-Kırgızistan

Coşkulu akan Karakol Nehri boyunca yol aldık. Öyle gürültülü akıyor ki nehri göremediğimiz de bile sesini şiddetli duyuyordum. Bazı bölümleri sert çıkış da olsa keyfimiz yerindeydi.

Ayu-Tor Ryce Kampı-Karakol Vadisi-Kırgızistan 

12 km.lik yürüyüşümüz sonunda nihayet 2500 rakımlı kamp alanına varabildik. Önce, alanda bulunan yurt çadırında hazırlanmış atıştırmalıklar ve sobanın üstünde tüten çayla bir güzel karnımızı doyurduk. Gece uyuyacağımız, hiç kullanılmamış tertemiz çadırlarımız kurulduktan sonra çevreyi keşfe çıktık.

Ayu-Tor Ryce Kampı-Karakol Vadisi

İlk kez çadırda kalan ben...😊 Hangi duygularımı yazsam bilemedim. Önce darlıktan dolayı afakanlar bastı, yapacak bir şey yok, herkes nasıl kalıyorsa sen de kalacaksın diye-diye teskin etmeye çalıştım kendimi. Ne zaman ki kafa lambamı söndürüp benliğimi doğanın kucağına bıraktım, ondan sonra rahatladım.😄
Sabah erken kalktığımda ne soğuk hava ne de çiseleyen yağmur kalmış. 10 saat içinde iki mevsimi yaşadım adeta. Gecesi kış, sabahı ilkbahar...Herkes uyurken kısa bir yürüyüş de yaptık sevgili eşimle. Hatta yurt çadırında ki sobayı yakmaya bile yardım ettik.☺️

Ayu-Tor Ryce Kampı-Karakol Vadisi-Kırgızistan 

Yürüdüğümüzde çektim bu kareyi. Bu görüntü için buraya gelmeye değer.

Karakol Vadisi 

Vee çıktığımız vadinin aynı rotadan geri dönüyoruz. Önce ki gün burası yağmur bulutlarıyla kaplıydı. Şanslıyız ki hem soğuk hava yok hem de güneşli...Muhteşem bir manzara...☺️

Karakol Vadisi 

Kampa çıkarken gördüğümüz atlar, nehrin uzak tarafındaydı. Fazla çekim yapamamıştım o zaman. İnerken tekrar onları göreceğimi hiç düşünmemiştim.
Yüzyıllardır göçebe hayatı yaşayan Kırgızlar'da at, çok büyük önem taşıyor. Binmenin dışında etinden ve sütünden de yararlanıyorlar. 

Issık-Köl-Kırgızistan 

Karakol Vadisi yürüyüşümüzden sonra geldik Issık-Köl'de ki Bel-Tam Yurt Kampı'na. İnanın, son 24 saat içinde tüm mevsimleri yaşadım desem yeridir. Ya kat-kat giyinsem de üşüdüm ya da ince giyinsem de terledim. 

7000 metreyi geçen zirveleriyle Tanrı Dağları tarafından kuşatılmış göl, kimilerine göre Tanrı'nın yeryüzündeki gözüymüş.
Dev efsane yazar Cengiz Aytmatov'a esin kaynağı olan gölün inanılmaz derecede tertemiz berrak suyu var. Kimimiz yüzmek için hemen atladı, kimimiz de benim gibi ayakları suda yürüyüş yaptı.☺️

Bel-Tam Yurt Kampı-Issık-Köl

Ertesi sabah gün doğumunda çektim bu kareyi. 4'er kişilik yurt çadırlarına ayakkabıyla girmek burada da yasak. Kırgızistan'a gelmeden önce endişe ettiğim bir konuydu temizlik. Oradayken anladım ki hiç de endişe edilecek konu değilmiş. Yorgan, çarşaflar, yastık ve döşeme pırıl-pırıldı. Hatta görevli kızlar, biz içindeyken yenilerini getirip yer yatağını donattılar. Hem sohbet ettik hem de beraber serdik.

Kırgızistan Kartalı

Kırgızlar, kartala " bürküt " avcıya da " bürkütçü " derlermiş. İnsanlık tarihi kadar eski olan avcılık kültürü, Kırgızistan'da hâlâ sürüyormuş. 

Kartallar, 4-5 aylıkken yuvalarından alınıp eğitiliyormuş. Bürkütçülerin tercihi dişi kartallardan yana oluyormuş. Çünkü erkeklere göre daha zeki ve eğitime yatkınmışlar.

Kartalla avcılık gösterisi izledikten sonra oradan ayrıldık. 
Fotoğrafımı çeken sevgili eşime çok teşekkür ediyorum. ☺️

Efendim; elbette Kırgızistan gezim bu kadarla sınırlı değil. Hepsini tek albüme sığdırmam mümkün olmadı. Devamını albümler halinde paylaşmak istiyorum. Umarım en kısa zamanda yazar, paylaşırım.
Sayfamı ziyaret edip okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Sevgi ve doğayla kalın.