nazlitoac.blogspot.com

27 Ekim 2023 Cuma

Taksim Cumhuriyet Anıtı-İstanbul

 

Yerli-yabancı turistlerin uğradığı, İstanbullular'ın buluşma noktası olduğu anıtın nasıl yapıldığı hakkındaki hikayeyi bilir misiniz? Bilmeyenler için kısaca anlatmak istiyorum efendim. 

Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul'a gelen önemli devlet insanlarını ağırlarken meydanda yükselen bir anıta ihtiyaç duyuluyor. O yıllara kadar İstanbul'da Sultanahmet Meydanı buluşma yeriydi. Öyle bir meydan olsun ki hem kutlama, toplanma, tören yapılsın hem de cumhuriyeti simgeleyen anıt olsun. Bunun için komisyon kuruluyor. Önce Beyazıt Meydanı düşünülüyor. Cami ve imarethanenin olduğu meydanın tarihi dokusu bozulur gerekçesiyle kabul edilmiyor. Kentin tarihi kesimlerinden uzak bir yer arayışına giriliyor ve Taksim Kavşağı'nın uygun olduğuna karar veriliyor. 

1925 yılında çalışmalara başlanıyor başlanmasına da anıtın yapımı için para gerekiyor. Henüz Milli Mücadele'den yeni çıkmış ülkede acil ihtiyaçlar varken heykel yapımına devlet bütçesinden karşılanması istenmiyor. Ve bir duyuru yapılıyor. Devletin görevlendirdiği özel yetkililer tarafından, kapı-kapı dolaşıp makbuz karşılığında bağış toplanacaktır. Halkın yanısıra en çok bağışı yapanlar da esnaf, tüccar, bankacı, gayrimüslimler oluyor.

Sonra anıt heykel yapımı için bir yarışma düzenleniyor. Yarışmayı daha önce Atatürk'ün büstünü de yapan dönemin en ünlü heykeltıraşlarından İtalyan Pietro Canonica kazanıyor. 

Heykel olarak sadece Gazi Mustafa Kemal olması düşünülüyor önce. Pietro Canonica ise çeşmelerinden su akan ve kurnalarından taşan büyük bir havuzun ortasında Mustafa Kemal Paşa ile birlikte hem milli mücadeleyi hem de cumhuriyetin kuruluşunu simgeleyen anıt olmasını bir maket ve raporla komisyona sunuyor. Ve onaylanıp yapımına başlanıyor. Anıtın çevre düzenlenmesi görevi ise dönemin önemli mimarlarından Giulio Mongeri'ye veriliyor. 

Bu esnada Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğrenciler arasında bir yarışma da düzenleniyor. Kazanan Sabiha Ziya Hanım ve Hadi Bara Bey, anıtın yapımında yardımcı olmak üzere İtalya'ya, Pietro Canonica'nın yanına gönderiliyor.

Anıtın yapımı 2,5 yılda tamamlanıyor. Ağırlığı 84 tonu bulan anıt, gemiyle Roma'dan İstanbul'a getiriliyor. Ve 23 gün gibi kısa bir sürede yerine yerleştiriliyor.

8 Ağustos 1928 tarihinde yaklaşık 40.000 kişinin olduğu büyük bir kalabalığın eşliğinde Meclis Başkanı Kazım Özalp Paşa tarafından görkemli törenle Cumhuriyet Anıtı'nın açılışı, mali sıkıntılardan dolayı çevre düzenlenmesi ve havuzu inşa edilmeden yapılıyor. Anıtı merak etmesine rağmen açılışa Mustafa Kemal Paşa katılmıyor. Açılıştan iki gün sonra Taksim'e gelir ve aracından inmeden anıtı izler. Zaten anıtın yapım aşamasından heykellerin nasıl olacağına varana kadar haberdardır Paşa. Bir sohbette sorulur, neden açılışa gitmedin diye. Sebebini de gösteriş olarak algılanmasına yol açmamak için diye cevap verir. 

Taksim Cumhuriyet Anıtı 

İstiklal Caddesi ve Sıraselviler Caddesi'nin kesiştiği noktada yer alan anıtın güney yüzünde, cumhuriyetin kuruluşundan sonraki Türkiye'nin modern çehresini temsil ediyor. Sivil giyimli Mustafa Kemal Paşa, bir yanında İsmet İnönü, diğer yanında Mareşal Fevzi Çakmak, arkasında Milli Mücadele'de Sovyetler'in desteğinden dolayı vefa gösterilen iki Rus general ve halkla görülüyor.

Geleneksel mimariden oluşan kemerli taş bir kaide içerisinde bronzdan yapılmış heykellerin yer aldığı anıtın yüksekliği 11 metredir. Kaidesi pembe Trentino ve yeşil Suza mermerinden yapılan anıtın iki yanına konulan kurnalarda olması gereken çeşmeler, mali sıkıntıdan ne yazık ki eklenememiş.

Taksim Cumhuriyet Anıtı 

Anıtın kuzey yüzünde Mustafa Kemal Paşa'nın Kurtuluş Savaşı'nda askerlerin komutasını yaparken Milli Mücadele yansıtılıyor.

Anıtın doğu ve batı yüzlerinde ise savaş ve barış sancakları tutan Türk Askerleri görülüyor. 

Taksim Cumhuriyet Anıtı 

Sancak tutan askerlerin üst bölümünde çerçeve içinde birer kadın portresi de bulunuyor. Anıtın doğuya bakan tarafında işgal sonrası vatanı için ağlayan, esaret altında, yüzü peçeli son derece üzgün kadın portresi yer alıyor.

Taksim Cumhuriyet Anıtı 

Anıtın batı yüzünde ise Cumhuriyet ilanı sonrası gülümseyen, mutlu, peçesiz, çağdaş kadın olarak tasvir ediliyor. 

Manevi değere sahip anıt dikildikten sonra Taksim, yeni bir kimliğe kavuşmuş oluyor. Cumhuriyet Dönemi'nin ilk önemli anıtı olma özelliğini taşıyan Cumhuriyet Anıtı, Taksim Meydanı'nın simgesi haline geliyor.

Cumhuriyet demek; bağımsızlık, özgürlük, demokrasi demektir!

Cumhuriyetim Çok Yaşa!

Cumhuriyetimiz'in 100. Yılı Kutlu Olsun! 



16 Ekim 2023 Pazartesi

Mostar Köprüsü Yağlı Boya Çalışması


Efendim; en keyif alarak çalıştıklarımdan biri olan bu tablodan kısacık söz etmek istiyorum. 

Tablomun yapımı, kâh iki hafta, kâh üç hafta ara vermelerimle yaklaşık bir yıl kadar sürdü. 

Resmin bitimine yakın, bakıyorum-bakıyorum bir terslik var ama mümkün değil bulmam. En sonunda aldım elime mezurayı, santim-santim ölçmeye başladım. Meğer köprünün sol ayağını 4 milimetre uzun boyamışım. Telefonun küçücük ekranından baka-baka resim yaparsam, olacağı buydu. Pişman oldum, niye çizim yapmadan boyayla giriştim diye. Tarihi yapı ya, hata kabul edilmez benim gözümde. O kısmı düzeltmek, epey zamanımı aldı.

Bu tabloda en kolay çalıştığım, balıkçı ve ağaçlar oldu. Sol taraftaki ziyaretçileri ise farklı açılardan çektiğim dokuz fotoğrafımdan ayrı-ayrı alarak tabloya yerleştirdim. Buradaki düşüncem, Mostar Köprüsü'nün simgesi olan kardeşlik ve hoşgörüyü ele alarak din, dil, ırk gözetmeksizin saygı ve barış içinde yaşayabileceğimizi tabloya yansıtmaktı.

Başta yeşil elbiseli kadının özçekim yaparken ki hali olmak üzere ziyaretçileri keyifle boyadığımı belirteyim hemen. Vee en soldaki mavi tişörtlü sevgili eşimi de tabloda ölümsüzleştirdim. Çektiğim fotoğraflarımda eşimin duruşu, önündeki beyefendinin duruşu gibiydi. Ben de eli cebinde köprüye bakıyor şekilde boyadım. ☺️

( İleriki zamanlarda Mostar Köprüsü hakkında yazılarımı yazabilirsem, paylaşacağım. )

Kardeşliğin ve Hoşgörünün Simgesi Mostar Köprüsü 

125x80 cm.

Tuval Üstü Yağlı Boya 


Doğa ve sevgiyle kalın. ☺️

5 Ekim 2023 Perşembe

Sveti Stefan-KARADAĞ

Ziyaretçilere yasak adacık, Sveti Stefan 

Yanlış okumadınız efendim, Sveti Stefan Adası turist gezisine kapalı. 1950'lerde adanın tamamı, tarihi dokusu korunarak otellere dönüştürülmüş. 2007 yılında ise Amanresort Şirketi 30 yıllığına kiralamış Karadağ hükümetinden. Bu yüzden adaya gitmek isterseniz ya otelinde konaklamalısınız ya da restoranında yer ayırtarak yemek yemelisiniz. Diğer bir seçenek de otelde kalan tanıdığınız sizi misafir olarak davet ederse adaya gidebilirsiniz.

Neyse efendim, bize de böyle uzaktan melül melül bakmak düştü. Gelelim adacığa. Budva il sınırları içerisinde, Adriyatik Denizi'ne doğru uzanmış 1.46 hektar alana sahip ortaçağdan kalma yapılarıyla küçücük bir ada. 

Adadaki sur ve yapılar, tee 15. yüzyılda korsanlar ve Osmanlılar'dan korunmak için Venedikliler tarafından hem savunma hem de barınma için kurulmuş. Gel zaman git zaman balıkçıların aileleriyle kaldığı adaya dönüşmüş sonraları. 20. yüzyılın başlarında balıkçılar terk edince ada, kaderiyle başbaşa kalmış. Yugoslavya hükümeti, savaşlardan sonra sekteye uğrayan turizmin canlanması için az sayıda kalan ada sakinini ana karaya yerleştirip adanın tamamını aslına uygun restore ederek otellere dönüştürmüş. 2007 yılından sonra da dünyaca ünlülerin gözdesi olunca ada, pırlantalı zamanlarını yaşar olmuş.

Her iki tarafında da kumsalı olan dar geçitle ana karaya bağlı adada, üç kilise de varmış. Varmış varmasına da, gideydik, göreydik, Arnavut kaldırımlı sokaklarında tarihi dokuyu hissederek dolaşaydık, iyi olurdu. Sağlık olsun diyeyim artık. 

Sveti Stefan - Karadağ 

Balkan turunun bir ayağı olan Budva şehir merkezinden yola çıktığınızda, Adriyatik Denizi'ne nazır karayolunu takip ettiğinizde yaklaşık 15 dakika içinde buraya varacaksınızdır. Bu gördüğünüz seyir terası, o karayolun kenarına inşa edilmiş. Park alanına aracınızı park edip hoop bir kaç adımda terasa gelirsiniz. Benim vaktim var, öyle ayakta dikilip adayı seyredemem derseniz, seyir terasının hemen sol yan tarafında bulunan Hotel Adrovic'in teras katındaki kafeteryasında kahve içip adacığı seyre dalabilirsiniz.

( Fotoğraf çekmeyi ya unutmuşum ya da galerimden uçup gitmiş kareler. Fotoğraf, sevgili eşim Tekin Toaç'tan alınmıştır. )

Doğa ve sevgiyle kalın. ☺️