nazlitoac.blogspot.com

11 Kasım 2021 Perşembe

Ulubey Kanyonu - UŞAK

 Ulubey Kanyonu - UŞAK       

Ulubey Kanyonu; Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyonlardan oluşmuş. ABD'deki Grand Kanyonu'nun ( 466 km. uzunluğunda, 1600 metre derinliğinde ) ardından dünyanın ikinci büyük kanyonu olarak biliniyormuş. Doğa harikası Ulubey Kanyonu ise 72-75 km. uzunluğundaymış.

Granit ve kum taşı gibi sert kayalıklardan oluşan zemin, hava akımı ve sel erozyonu etkisi ile aşınması sonucunda oluşmuş.

Efendim; Yudosk doğa ekibimizle gidip yürüyüş yaptığım bu büyüleyici manzaraya sahip doğa harikası kanyonu kısaca anlatmak istiyorum. 

İstanbul'dan bütün bir gece yol aldıktan sonra sabah 7 sularında vardığımız Uşak'ta kahvaltı yaptığımız cadde üzerinde çektim bu kareyi. Bir kaç belediye çalışanı ve araç dışında kimsenin olmadığı caddeyi görünce epey şaşırdım. Üstelik şehrin göbeği olmasına rağmen öyle sessiz ve sakindi ki. Kasaba havasındaki şehirde göğe yükselen binaları da görmedim. 

Uşak Valiliği'nin önündeki Atatürk ve Kurtuluş Anıtı 

1998 yılında Heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından tasarlanan anıt, bir kaide üzerinde üç ana grupta toplanan figürlerden meydana gelmiş. Dünyada bu tip anıt örneği az olduğu söyleniyormuş. Baktıkça yüce duyguların kabardığı anıtı hayranlıkla seyrettim.

Kahvaltı sonrası yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından geldik Ulubey Kanyonu'na. Burası aracımızın bizi bıraktığı parkurun başlangıcı. Sandım ki çıkış-iniş olmadan dere kenarı, vadi içinde yürüyeceğiz. Rehberimiz Abdullah Özdemir Bey önde, biz arkada bir anda tepeye doğru çıkışa başladık. Tam bir sürpriz oldu. 

Dik yamaçta karşımıza çıkan mağara girişleri...

Nasıl çıktık o dik yokuşu, inanın hiç bilmiyorum. Ya kaygan kaya oluyor ya da dokundukça kayan toprak oluyor. Bir yandan içimden yok asla çıkamam diyorum, bir yandan da çıkmak için ayağımı atıyorum. ☺

636 metreden 865 metreye yükselişle sonunda çıkış bitti. Herkesin keyfi yerinde. Manzara öyle güzel ki, ne yorgunluk ne uykusuzluk ne de o dik çıkış, hepsi unutuldu.😊

İşte, bol fotoğraf çektiğimiz tepeden görülen muhteşem vadi...Meditasyon yapan sevgili arkadaşıma fotoğrafı paylaşmama izin verdiği için teşekkür ediyorum.  

Artık iniş yolundayız. Kanyon boyunca taş evlerin görselliği de çıkıyor karşımıza. 

Vadinin içlerine doğru inişimiz, çıkışımız kadar zorlu oluyor. Dere kenarı tarlalarda her türlü sebze-meyve yetiştiriliyormuş. 

Toprak yola indik sonunda. Eğer ki yolunuz bu vadideki parkura düşerse yanınıza mutlaka bol su alın. Gittiğimizde mayısın ilk haftası olmasına rağmen hava oldukça sıcaktı. Sıcak havaya eforu da ekleyince içiniz yangın yerine dönebilir.

Toprak yolun ardından dere kenarı ve orman içinde devam etti yürüyüşümüz. 

Yaklaşık 1 km. lik su yoluna geldiğimizde sanki zamanda yolculuk yapmışım gibi hissettim. Tee ilk çağlardaki insanlar, kayaları oyarak suyun akış yönünde bu su yolunu yapmışlar. Bakmayın siz öyle kolay geçilirmiş gibi göründüğüne. Su yolunun bazı bölümlerini dik ve kaygan kayalar kapatmış. Üzerlerinden geçmek çok zordu.

Yaklaşık 13 km. lik parkur, 5,5 saat sonra, sonunda bitti. Fotoğrafı, hedefimiz olan Clandras Köprüsü'nün başında çektim. O karşıdaki kayaların üzerindeyken köprü görünüyor ama köprüye ulaşmak bir hayli zor oldu. Hem yorgun hem de uykusuz başladığımız parkuru sorunsuz bir şekilde bitirmenin gururunu yaşadık.😊

Clandras Köprüsü 

Bu kareyi, bir önceki fotoğrafta görülen kayaların üzerindeyken çektim. Frigyalılar Dönemi'nden kaldığı söylenen köprü, tam 2.500 yıllıkmış. 

Karahallı İlçesi, Paşalar Köyü'nde bulunan Clandras Köprüsü, kimi kaynaklara göre neden yapıldığı bilinmiyor, kimi kaynaklara göre de antik Papauze kentine su taşımak için su kemeri olarak inşa edilmiş.  

Köprünün iki ucu, kayaların yarı beline oturtulmuş. Uzunluğu 24 metre, eni 1,75 metreymiş. Köprünün yanında bulunan Karahallı Elektrik Santrali'nden boşalan su, bir beton kanal ile köprünün yanıbaşından 17 metre yükseklikten  Banaz Çayı'na dökülüyormuş.

Kasnak biçiminde kemerleri olan köprüdeki parmaklıklar 1960 yılında yapılmış. 

Clandras Köprüsü'nde biraz dinlendikten sonra geldik Ulubey Kanyonu Cam Terası'na. Sonsuzluk hissi veren terasın yüksekliği 150 metreymiş. Karstik tepelerin nakış işlenmiş gibi görüntüsü nefes kesiciydi. Terasın kafeteryalarında manzaraya karşı yemek yiyip, çay ya da kahve içebilirsiniz. Ayrıca reyonlarından yöresel hediyelik eşya da satın alabilirsiniz.

Sanki boşluktaymış hissi veren camın altındaki görsellik, insanı içine çekiyor gibi. Camlar, 30 mm. kalınlığında ve kurşun geçirmez özelliğe sahipmiş.

Günün sonunda geldik kanyona nazır çamlar arasındaki bungalov evlerimize.

Evler tek katlı ve  ahşaptan yapılmış. Verandayla çevrili evlerin içinde bir banyo ve mini buzdolabıyla birlikte mutfağı da var. Ulubey Belediyesi'nin yaptırmış olduğu tesiste çadır kamp alanı ve restoran da bulunuyor. Keyf-i Kanyon Bungalov Evleri, doğayla başbaşa kalmak isteyenlerin aradığı güzel bir mekan. Verandasında oturup gün doğumunu ve batımını, harika manzarayı izleyerek karşılayacağınız sakin ve huzur dolu bu kanyona fırsatınız olursa mutlaka uğrayın derim. 

Bir sonraki gezimde görüşmek üzere, doğa ve sevgiyle kalın. ☺





2 yorum:

  1. Yürüyüş için doğa içinde güzel bir yermiş.Güzel anlatımınız ve resimler için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ne demek...Değerli katkınıza çok teşekkür ediyorum. :)

      Sil