nazlitoac.blogspot.com

13 Aralık 2023 Çarşamba

Konak-İzmir

 

İzmir

" Benim yaşım 8.500 "

İlyada ve Odysseia isimli efsanevi yapıtları günümüze kadar ulaşmış tarihin ilk ve en büyük ozanı Homeros'un ilham perisi, Makedonya Kralı Philip'in oğlu İskender'in ise rüyasıdır, İzmir.

Antik dönemdeki adıyla Smyrna, coğrafyacı Strabon'a göre de en güzel İon kentidir.

Asya'nın gerdanlık kızıdır, görkemli Smyrna. 

Sezar, Oktavyanus, Marcus Airelyus, Brütüs ve Hadrianus gibi Romalı imparatorların ve kraliçe Küçük Faustina'nın aşık oldukları efsane kızıdır, İzmir. 

Smyrna, bir öyküye göre efsanevi kadın savaşçılar olan Amazonlar, bir başka öyküye göre de Lelegler tarafından kurulmuş. 

Verimli toprakları, elverişli iklimi, kültürü, doğası, sosyal yaşamı oldukça hareketli güler yüzlü insanı, ihtişamlı tarihi ile bir aşktır, İzmir. 

Liman şehri olmasıyla işlek ve önemli ticari merkezi konumunda olan İzmir, arkeolojik ve tarihsel birikimini günümüze dek korumasını sağlayabilmiş.

Aristo, öğrencisi Büyük İskender'e " Görmezsen eksik kalırsın. " demiş İzmir için. Ben de diyorum ki, görmezseniz eksik kalırsınız. 

Konak Meydanı

Saat kulesi, camisi, güvercinleri ve palmiye ağaçları ile İzmirliler'in buluşma noktası olan meydan, şehri keşfetmek için başlangıç rotası olarak ele almanızı tavsiye ediyorum. 

Cumhuriyetin ilanından sonra meydana, İzmir Belediye Meclisi kararı ile " Atatürk Meydanı " adı verilmiş.

Tüm şehir içi ulaşım araçlarının her yöne gittiğinin ilk noktası olan Konak Meydanı, koşuşturan çocuklarıyla, satıcılarıyla, özçekim fotoğraf çekenleriyle her mevsim cıvıl cıvıldır. 



İzmir Saat Kulesi 

Konak Meydanı'nda yer alan İzmir'in simgesi kule, 1901 yılında Sultan ll. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıl anısına İzmirli Mimar Raymond Charles Pere'ye yaptırılmış. 

Kule, ana gövdesi inşa edilirken kesme taşlar arasında demir ve kurşun kullanılarak depreme dayanıklı hale getirilmiş.

Kulenin saati, dönemin Türk-Alman dostluğunun yanı sıra, iki hükümdar arasındaki şahsi dostluğun bir hatırası olarak, Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından armağan edilmiş. 

25 metre yüksekliğinde, 4 katlı ve sekizgen planlı kulenin platformu beyaz mermerden yapılmış. Dışı baklava dilimli kabartmasıyla, oryantalist stilin zarif mimari yapısı, muazzam eserlerden biri bence.

Konak Yalı Camii

Konak Meydanı'nda, Hükümet Konağı'nın önünde, görenleri kendine hayran bırakan minyatür cami, Katipoğlu Mehmet Paşa'nın kızı Ayşe Hanım tarafından 1754 yılında, klasik Osmanlı mimarisi tarzında tek kubbeli ve tek minareli, sekizgen planlı, kesme taştan yaptırılmış. Geleneksel pencerelerinin etrafını çeviren çinileriyle şirin mi şirin dedirtecek kadar harika bir eser. 


İlk Kurşun Anıtı

1919 yılında gerçekleşen Yunan işgaline karşı Türk direnişin sembolü olan anıt, 1974'de İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve İzmirliler'in katkılarıyla heykeltıraş Turgut Pura tarafından yapılmış. 

Her iki tarafında da Kurtuluş Savaşı'nda halkın verdiği mücadeleyi anlatan sahnelerin olduğu mermer kaplı kaideyi ise Mimar Harbi Hotan'ın katkılarıyla yapılmış. 

Aynı yerde şehit düşen gazeteci-yazar Hasan Tahsin'in ( asıl adı Osman Nevres ) bir elinde bayrak, bir elinde de silah ile tasvir edilmiş anıtı, Konak Meydanı'na geldiğinizde mutlaka ziyaret edin.



Hükümet Konağı 

Konak Meydanı'ndaki Yalı Camii'nin arka çaprazında bulunan Hükümet Konağı, 9 Eylül 1922'de gönderine çekilen Türk Bayrağı ile milletin bağımsızlığının ilan edildiği yer olma özelliğiyle yüce duyguların kabardığı bir yapıdır.

19. yüzyıl başlarında ilk yapıldığında ahşaptanmış. 1970'de çıkan yangınla büyük hasar görünce çevresindeki binalar yıkılarak orjinaline çok yakın bir şekilde günümüzdeki bina inşa edilmiş. 

2020 yılının ocak ayında çekmiştim bu fotoğrafı. O zaman gittiğimde restorasyon nedeniyle etrafı panolarla kapalıydı. Pek çekemedim fotoğraf. Şimdi ne durumda, bilemiyorum. 

İzmir Milli Kütüphanesi

Konak-Milli Kütüphane Caddesi'nde yer alan Milli Kütüphane, İzmirli avukat Kadızade İbrahim Bey'in öncülüğü ile 1911 yılında kurulmak istenmiş ama çeşitli nedenlerle ( savaşlar, işgal yılları, mali yetersizlik ) bir türlü kurulamamış.

Toplanan 92.212 lira ile inşaatına ancak başlanabilen milli kütüphane, 29 Ekim 1933'te Cumhuriyet'in onuncu yıl şenliklerinde hizmete açılmış. 

Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yapılarından olan kütüphane binası, Neo-klasik Türk Mimarisi tarzına uygun inşa edilmiş. 

Pencere üzeri çinileri ve cepheden dışarıya doğru hafif çıkıntı yapan mermer kaplı giriş kısmı binaya estetik bir görünüm sağlamış. Hele ki kapının her iki yanında bulunan kum saati başlıklara sahip süslü silindirik sütunları gördüğünüzde eminim hayran kalacaksınız.

İzmir Milli Kütüphanesi 

Taç kapıdan kütüphaneye girdiğinizde fazla büyük olmayan kare biçimli mekana geçiş yaparsınız. Yapıya girdiğimde ilk gözüme çarpan, Ulu Önder Atatürk'ün muazzam portresi olmuştu.

Aynı zamanda Türkiye'nin milli adını taşıyan ilk kütüphanesi olma özelliği bulunan yapının okuma salonuna gitmek için bu kapıdan ara mekana geçiş yapıyorsunuz.


İzmir Milli Kütüphanesi 

Burası, okuma salonu...Ara mekanda karşınıza çıkan büyükçe kapıdan geçiş yaptığınızda, kitap ve tarih kokan salona gelirsiniz.

Gördüğünüz üzere tavan kısmı vitray camla örtülü okuma salonu, sekizgen biçimli sütunlarla desteklenmiş.

İzmir Milli Kütüphanesi 

Okuma salonunun dört bir tarafında odalara girilen kapalı kapıları gördüğümde ilk aklıma gelen, kimbilir ne kadar çok kitap vardır diye sormuştum kendime. Sonradan öğrendiğime göre Türkiye'de örgün ve yaygın eğitim kütüphanelerinde yaklaşık 32 milyon kitap mevcutmuş. Bunun 1.700.000'i ( 4.000'i el yazması eser ) İzmir Milli Kütüphanesi'nde bulunuyormuş. Şimdi de öyle mi, bilemiyorum, o zaman gittiğimde koyacak yer olmadığından kitapları kolilerde bekletiyorlardı. Umarım bir çare bulunmuştur. Kitaplar, kolilerde bekletilmek için değildir. Kapatılmaya gelmez, kapıları herkese açık olmalıdır kitapların.

İzmir Devlet Opera ve Balesi Elhamra Sahnesi

Dünyanın ilk sesli filmi " The Jazz Singer ( 1927 yapımı ) " ın İzmir'de ilk kez bu salonda gösterildiğini biliyor muydunuz? Ben de yeni öğrendim. 

1926'da açılan sinema, İzmir Milli Kütüphanesi'ne maddi kaynak sağlamak için açılmış. 

Kütüphaneyle bir bütünlük oluşturan sinemanın mimarlığını Neo-klasik Türk mimarisi tarzının öncüsü Mimar Tahsin Sermet Bey tarafından yapılmış. 

Kurşunla kaplı kubbesiyle pencere ve kapı kemerlerindeki mermer kaplı iki katlı bina, kütüphane çinileriyle aynı görünümdeki motifle süslü çiniler, yapının bütününe ayrı bir güzellik katmış. 

1980'den sonra da İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin kullanımına verilmiş. 

Kızlarağası Hanı-Kemeraltı-Konak

İzmir'deki hanların en büyüğü ve en görkemlisi han, Hisar Camisi'nin hemen yanıbaşında, doğudan şehre gelen kervanların taşıdığı malların depolanması, pazarlanması, tüccarların ve kervanların barınması için 1744 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından inşa edilmiş. 

Vaktiyle deniz kenarında inşa edilen han, zamanla denizin dolmasıyla sahilden 200 metre kadar uzak kalmış.

4.000 metrekarelik, kareye yakın dikdörtgen planlı, 2 katlı, bazı bedestenleri tek katlı, büyük avlusuyla mimari özelliği bakımından türünün tek örneği sayılıyormuş. 

Kızlarağası Hanı-Kemeraltı-Konak 

Tuğla, kesme taş ve kaba yontma taştan yapılmış han, günümüzde alt katın avluya bakan kısmı kafeler, üst kat ise el sanatları, gümüş takıları ve hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar olarak kullanılıyor.

Eskiden alt kat; develer, yükler ve alım-satım yapan tacirlerin buluşma noktası, üst kat ise konaklama olarak kullanılmaktaymış. 

Tarihi handa bana eşlik eden ve modelim olan sevgili arkadaşım Ayşen'e çok teşekkür ediyorum. 

Kızlarağası Hanı-Kemeraltı-Konak 

Üst katta koridor boyunca sıralanan odaların giriş kapıları oldukça alçak yapılmış. Orta boylu birisinin bile başını eğerek girebileceği odaların mistik havası gerçekten de insanı derinden etkiliyor. 

Kızlarağası Hanı-Kemeraltı-Konak 

Hanı çevreleyen bedestenlerde kesenize uygun restoranlar ve her türlü eşya bulabilirsiniz. Geleneksel el yapımı çini dükkanları, halıcılar, dericiler, el sanatları, hediyelik eşya, giyim...Ne ararsanız var. O taraflara yolunuz düşerse bedestenin sokaklarını mutlaka dolaşın.

İzmir- ikinci bölümde görüşmek üzere sevgi ve doğayla kalın. ☺️




36 yorum:

  1. Merhabalar.
    Ne kadar güzel bir giriş yaparak gönüllerimizin tacı İzmir'i anlattınız öyle. O kadar etkilendim ki, iyi ki İzmir'i çok önceden gezip görme fırsatım olmuş demekten kendimi alıkoyamadım. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar diler, teşekkür ederim.

    "Cumhuriyetin ilanından sonra meydana, İzmir Belediye Meclisi kararı ile " Atatürk Meydanı " adı verilmiş." Bu cümleyi yazınızın içinden alarak buraya taşıma nedenim bellidir. Bu güzel şehrimizin yerel idaresini malum zihniyete kaptırırsak eğer, "Atatürk Meydanı" ismini çok ararız.
    "15 Temmuz" uydurmalı arkası devam eden isim uzantısını Ankara'da o kadar çok sık görüyoruz ki, kaç yıllık meydan ve bulvar isimleri hep değiştirildi. İzmir'de de aynı şeylerin yaşanmaması için, sevgili İzmirliler bunlara o fırsatı vermez inşAllah!
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey...
      Değerli katkınıza çok teşekkür ediyorum.
      Gönlünüz rahat olsun, güzel İzmir malum zihniyete geçmeyecektir. Bir İzmirli olarak inanıyorum ki halkı hem Atamız'a ve cumhuriyetine hem de şehrine sahip çıkacaktır.
      Gün gibi ortada olan senaryo sonrası İstanbul'da da isimler değişti. Hafızama kazınmış eski isimlerin yerine yenisini bir türlü diyemiyorum. Benim düşüncem gerçekler ortaya çıktığında isimlerin tekrar eski haline döneceğidir. Tabii yaş almış benim gibiler bunu görür mü, bilemiyorum. Umarım tez elden bunu görmek nasip olur.
      Çok önceden İzmir'i görmüş olmanıza aslında memnun oldum. Eğer ki tekrar yolunuz düşer de giderseniz, İzmir'in pek fazla değişmediğini görürsünüz. Elbette zamana uyulup yeni eklentiler yapıldı. Fakat doku bakımından İzmir, İzmir oluşunu hep korumuştur. Memleketimi çok sevdiğimden belki bana öyle geliyor da olabilir. :)
      Sizin de yüreğinize sağlık olsun Recep Bey.
      Saygı ve selamlarımı gönderiyorum size.

      Sil
  2. Merhabalar Nazlı Hanım,
    Gezip görmek için güzel bir yere benziyor. Bilgilendirme ve paylaşım için teşekkürler. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Duygu Hanım...
      Rica ederim, ne demek, asıl ben teşekkür ediyorum kıymetli katkınıza.
      İzmir'in her köşesi çok güzeldir. Umarım gezip görme fırsatınız olur.😊

      Sil
  3. Merhaba Nazlıcığım,
    Yine dolu dolu bir gezi yazısı olmuş. Eline sağlık öncelikle.
    İzmirlilerin İzmir'i çok sevdiğini biliyorum (okuldayken İzmirli bir kız vardı ah İzmir der dururdu:))oradan) çocukken 12 filandım sanıyorum rahmetli babam Manisa'ya tayin olunca iki kez günü birlik İzmir'i gezmiştik onunla. Birinde tüm gün yağmur yağmıştı, ötekinde günlük güneşlikti, tabii çocuğum hayal meyal hatırlıyorum, deniz kıyısında orduevinin çok güzel kocaman bir salonunda kahvaltı etmiştik en çok o aklımda kaldı. Sonra bir daha hiç gitmedim. Elhamra Sinemasının ismi bile çok tatlı, ilk sesli filmin orada gösteriliğini bilmiyordum, ne güzel ve daha güzeli iyi ki yıkmamışlar, Ankara ve İstanbul'da pek çok sinemayı yıktılar:((( İkinci bölümü merakla bekliyorum.
    Sevgilerimi bıraktım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Müjde Hanım...
      Okul arkadaşınızın özlemini çok iyi anlıyorum. Uzun yıllardır İstanbul'da yaşamama rağmen ben de hâlâ ahh İzmir diyorum. Neyse ki ailem, akrabalarım hepsi İzmir'de yaşıyorlar da bir ayağım orada. :)
      Çocukken de olsa iki kez günü birlik gitmiş olmanız, hiç gitmemekten iyidir. En azından havasını soluyup hatıralarda yer etmiş oldu. Kısmet olmayınca, olmuyor maalesef. Sağlık olsun. :)
      Bildiğim kadarıyla İzmir'de Büyükşehir Belediyesi tarihi yapılara büyük duyarlılık gösteriyor. Akraba ve kardeşlerimden bu konuda olumsuz bir duyum almıyorum. Niyetleri kötü olanlar tarihe değer vermez, rantı düşünür. Bu zihniyettekilere prim verilirse ülkede güzel hiç bir şey kalmaz.
      Dilerim, tez zamanda kurtuluşa ereriz.
      Fırsat buldukça ikinci bölümü de hazırlamaya çalışacağım. :)
      Değerli katkınıza çok teşekkür ediyorum. Ben de sevgilerimi bıraktım.:)

      Sil
  4. Başlığı görünce İzmir' desiniz sanıp heyecanlandım. Yazıyı okuyunca 2020 yılı olduğunu Hükümet Konağı fotoğrafının altına yazdığınız açıklamadan anladım. Öyle güzel ve detaylı anlatmışsınız ki, devamını heyecanla bekliyorum. Keyifle okudum, karış karış gezdiğim yerleri.
    Teşekkürler, elinize sağlık yazı ve fotolar için. :) <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ne demek sevgili Sezer Hanım, asıl ben teşekkür ediyorum kıymetli katkınıza.
      İzmir'de olmanın düşüncesi bile heyecan verici. Ne harika ki oraları karış karış gezmişsiniz. Sizin tarihe ilgili ve bilgili olduğunuzu biliyorum. Keyifle okumanıza onur duydum.
      Bu yaşıma geldim, İzmir'i gezerken fotoğraf çekmeyi akılsız başım hiç düşünmedi. Taa ki 2020 yılında gittiğimde bir turist gözüyle gezmeyi akıl edene kadar...:)
      Neredeyse dört yıl olacak, blog sayfasına ancak koyabildim İzmir'i.
      Aslında öyle çok var ki sayfa oluşturacağım, gezilere gittiğim tarihlerle aradan epey zaman geçtiğinden fotoğraf ve yazıları toparlamam zor oluyor. :)
      Sizin de gönlünüze sağlık olsun. :)

      Sil
  5. İzmir'e iş için gittiğim için hiç gezme fırsatım olmamıştı ama sayenizde gezmiş görmüş oldum.

    Hasan TAHSİN'in gerçek ismi olmadığını sizin yazınızdan öğrendim. Neden takma isim kullanılmış ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osman Nevres, Osmanlı Devleti tarafından Paris ve Bükreş'de aldığı görevleri yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönüyor ve verem olduğu anlaşılıyor. Tedavi için İsviçre'ye gitmek zorunluluğu oluşunca tanınmamak için Hasan Tahsin adını kullanıyor.
      Aydoğan Yavaşlı tarafından çıkarılan bir kitaba göre ise; 1914 yılında Osman Nevres, Teşkilat-ı Mahsusa'ya girdiğinde Hasan Tahsin adını alıyor. Yeni bir kimlikle Bükreş'e gidecek ve Balkan ülkelerini Osmanlılar'a karşı kışkırtan belaları zararsız hale getirecektir. Sonra görevlerini tamamlayıp ülkeye döndüğünde, çıkardığı gazete yazılarında hep Hasan Tahsin adını kullanıyor.

      Osman Nevres'in adını aldığı gerçek Hasan Tahsin'i ( 1883-1914 ) biraz araştırdım. Atatürk'ün sınıf arkadaşıymış. Yüzbaşıyken istifa etmiş ve Silah isminde gazete çıkarmış. Lakabı Silahçı Tahsin'miş. 1914 yılında öldürülmüş.

      Vatanı için savaşan tüm kahramanlarımızı minnet ve rahmetle anıyorum. Nurlarda uyusunlar. Onlar olmasaydı bu topraklarda özgürce yaşayamayacaktık.

      Kıymetli yorumunuza çok teşekkür ediyorum Recep Hilmi Bey. Bir sonraki sefer İzmir'e yolunuz düşerse umarım gezip görme fırsatınız olur.

      Sil
    2. Detaylı bir açıklama yazmışsınız, teşekkür ederim.

      Sil
    3. Asıl ben size teşekkür ediyorum Recep Hilmi Bey. Sayenizde hem bilgiler tazeleniyor hem de bilmediklerimi öğrenmiş oluyorum.
      Mutlulukla kalın.

      Sil
    4. Yeni yazılarınızı bekliyoruz Nazlı Hanım...

      Sil
    5. İnce düşüncenize çok teşekkür ediyorum Recep Hilmi Bey. Fotoğraflarım hazır...Lakin bir kaç sene öncesinin gezilerim olduğundan bilgi ve içerikleri hatırlamam zor oluyor. :))
      Umarım yakında paylaşabilirim. :)

      Sil
  6. Bir İzmirsever olarak keyifle okudum, kendimi bir derste hissettim ama bu ders hiç de sıkıcı değildi. Üstelik çoğu zaman ardında ne varla çok ilgilenmediğim detayları, yapıları okumak çok iyi geldi. Çünkü İzmir o kadar kalın bir kitap ki kaçınılmaz olarak tembel tenekeler; daha çok dersten kaçıp yeme içme mekânları ve sosyal hayatla ilgileniyorlar ki bence bahanelerimiz de pek geçerli değil. Bahane ise şu: Görmüştüm. Oysa sadece bakmıştık. Çok teşekkürler yazı için, epey eksiğim tamamlandı:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ne demek Sayın Buraneros, asıl ben teşekkür ediyorum kıymetli yorumunuza.
      Size katılıyorum. Gençlerin çoğunun ilgilerini çekmiyor tarihi mekan ve yapılar. Maalesef görmesini bilmeden bakmakla yetiniyoruz. Yaşadığımız toprakların tarihi değerini, çocuklar yetişkinliğe gelmeden aşılamamız gerekir kanaatindeyim. Ne kadar erken öğrenilirse bilinçlenme o kadar güçlü olacaktır. O zaman hiç bir bahaneleri kalmayacaktır diye düşünüyorum. :)
      Bir İzmirli olarak da keyifle okumanıza memnun oldum. Ve İzmir'i kalın bir kitaba benzetmeniz ise çok hoştu. Her sayfası sürprizlerle doludur. Sizi bağlar, İzmir'i okudukça kitap elinizden düşmez. :)

      Sil
  7. Merhabalar.
    İzmir'e ilk gidiş yılını şu anda tam olarak hatırlamamakla birlikte 1997-1999 arası yıllardan biri ve aylardan Temmuz'du. Hasan ağabeyimin ev eşyasını Hirfanlı Barajı lojmanlarından İzmir Bornova'ya taşıdığım yük kamyonu ile geçen yolculuğumu ve Bornova'ya ayak basışımı asla unutamam. O günlerde günlük tutmadığım için kayıtları da yok. O zamanlar henüz dijital fotoğraf makineleri de yoktu galiba, varsa da kullanımı pek yaygın değildi, ya da o zamanlar benim merakım olmadığı için tanışmamış da olabilirim. O gidişimde hiç resim bile çekememiştim. Uşak, Salihli arasında hiç ormanlık bölge göremediğimi hatırlıyorum. Turgutlu İzmir arası da yeşil alan olarak hayal kırıklığına uğramıştım. İzmir'e yaklaştığımız halde denizi de hiç göremediğim için üzülmüştüm. İzmir/Bornova'ya girdik hala deniz yoktu. Zamanım sınırlı olduğu için o gittiğim de İzmir'i pek tanıma fırsatım olmamıştı.

    Daha sonraki yıllarda birkaç defa gidip gelmiştim, işte o zamanlar İzmir'i daha iyi tanımış ve nihayet denizi de o zamanlar görmüştüm. İzmir'i sevmiştim. Ankara'da ikamet ederken iki kez ev satıtığım her seferinde İzmir'den bir daire alıp oraya yerleşmeyi bile düşünmüştüm ama, İzmir'de daireler, Ankara'dan daha pahalı olduğu için nasip olmadı.

    İzmir gerçekten çok güzel bir yerdi. Fakir fukara'nın geçinebileceği bir yer. İnsan İzmir'de aç kalmaz. Sayısını tam bilmemekle birlikte 7, 8 öğretmen tanıdığım İzmir'e tayin isteyip yerleştiklerini biliyorum. O zamanlar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde personel şefi olarak görev yaptığım için hatırlıyorum.

    Belki ömrümüz vefa ederse, bir kez daha yerleşmek isteyip de yerleşemediğim İzmir'i ziyaret edebilirim. Benim küçüğüm de İzmir'in Torbalı ilçesinde ikamet ediyor. Önce Menemen'deydi, daha sonra Torbalı ilçesine geçti.
    Asya'nın gerdanlık kızı, görkemli İzmir'e selam olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar...
      Recep Bey, İzmir'e ilk gidişinizin tarihlerinde dediğiniz gibi dijital fotoğraf makineleri pek yoktu. Hatta mobil telefonları bile fotoğraf çekmiyordu, yanlış hatırlamıyorsam. İnanın, hafızamı yoklayıp duruyorum dakikalardır, son 25 yılda teknoloji ne kadar hızlı ilerlemiş. :)
      Uşak-Salihli-Turgutlu yol güzergahında ovalar vardır. İzmir-Afyon arasında ekili tarlaların olduğu ovalar öylece devam eder. İzmir Körfezi ile ovalar boyunca koridor gibi yapısı olduğundan doğu-batı hava akımları eksik olmaz. Bu esintiden dolayı İzmir'in havası kurudur. Ormanlık alanlar genellikle dağların eteklerinde yer alır. Yol boyunca yeşil alanları görmemiş olmanız coğrafik yapıdan kaynaklanıyor bildiğim kadarıyla. Elbette bunun bir de orman katliamını es geçmemek gerekiyor. Yeni sanayi alanların açılması, yerleşim birimlerinin merkezden uzaklaşması, ağaçların ranta kurban gitmesi gibi doğa talanları sürdükçe az buçuk gördüğümüz, nefes aldığımız o yeşilliği arar oluyoruz.
      İzmir'e Manisa tarafından gelinirse dağlar arasında kalan Sabuncubeli Geçidi'nden enfes manzaralı ormanların içinden geçen yolu takip ederek Bornova'ya ulaşılıyor. Uzun yıllardır gide gele alışmışım o yollara. :)
      Bornova, en büyük ilçelerden biridir. Denizi hemen görmemiş olmanız Bornova'nın yüksek kesimlerinden bir yerine gelmiş olabilirsiniz.
      Evet, İzmir gezilmedi mi, tanımış olmuyor insan. Aslında nereye gidersek gidelim tanımak için gezmek, sokaklarını arşınlamak gerekir. Tekrar gelip gezmişsiniz ve tanıyıp sevmişsiniz İzmir'i. Hem de ev almayı düşünecek kadar...Kısmette yoksa, olmuyor hiç bir şey Recep Bey. Hayırlısı olsun.
      Alım gücü bakımından diğer büyük şehirlere nazaran, biraz daha ucuzdur. Tayinini isteyen memurların tercihi genelikle İzmir'den yana olur. Yaşam orada bir başkadır. :)
      Sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum size. Umarım yine ziyaret etme fırsatı ve şansı bulursunuz.
      Değerli yorumunuza çok teşekkür ediyorum.
      Selam ve saygılarımı gönderiyorum.

      Sil
  8. Merak ettiğim ve görmek istediğim bir yer.Çok güzel anlatmış ve fotoğraflamışsınız:)Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de teşekkür ediyorum kıymetli yorumunuza. Rica ederim, ne demek...
      İzmir'i gezip görme fırsatınız olursa, eminim seversiniz diye düşünüyorum. Bilemiyorum, insanın memleketi olunca, bir başka güzel geliyor olabilir. :)

      Sil
  9. İzmir'e uzun zamandır gitmiyorum ama en sevdiğim şehirlerden:)
    Hakikaten gidilmezse görülmezse eksik kalınır bence de.
    Bilmediğim görmediğim yerleri de
    sayenizde öğrendim Nazlı Hanım.
    Mesela Milli Kütüphane ve Kızlaragasi Hanı'nı görmemiştim. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ne demek Sevil Hanım, asıl ben teşekkür ediyorum kıymetli yorumunuza.
      Sayın Buraneros'un dediği gibi İzmir, kalın bir kitaba benzer. Bir İzmirli olarak ben bile hâlâ gezip bitiremedim. :)
      Umarım tekrar gitme fırsatınız olur, gezemediğiniz yerleri görürsünüz. :)

      Sil
  10. İzmir'e birkaç kere gittim de Konak'a uğramadım. Bir daha ziyaret etme şansım olursa buraya uğrarım o zaman. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeynep Hanım, ben de teşekkür ediyorum. Rica ederim, ne demek...
      Umarım ziyaret etme şansı bulursunuz. :)

      Sil
  11. ayyy ne güzeel biz ailecek kokten izmirliyiz, girit, söke, kuşadası, işkodra da var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili deeptone, kökten ailecek o taraflardan oluşunuz, harikaymış. Ailenin kökleri geniş bir coğrafyadan olunca, şehirleri gezip görme bakımından şanslı oluyor insan.
      Saydıklarınız yerlerden bir tek Girit'e gitmedim. Gidenlerden bildiğim kadarıyla Girit'in enfes dokusu, ziyaret edenleri hayran bıraktırıyormuş. O şansı bulup gider miyim, hiç bilmiyorum. :)
      Değerli katkınıza çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  12. İzmir'i çok seviyorum. Yaşanası şehirlerden biri. Ablam da orada oturuyor. İzmir'e sık sık gitmek, gezip görmek için harika bir vesile oluyor bize. Güzel İzmir hakkında fotoğraflar la birlikte çok özenli bir yazı hazırlamışsınız. Devamının gelecek olması da ayrıca güzel. Emeğinize sağlık sevgili Nazlı Hanım. Şimdiden mutlu yıllar dilerim
    Sevgiler selamlar 😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum sevgili Yıldız Hanım. Ben de size mutlu, sağlıklı yıllar dilerim. :)
      Ne güzel, o zaman bir ayağınız İzmir'de, tıpkı benim gibi...:) Dediğiniz gibi yakın akrabalar başka diyarlarda yaşayınca sık sık gitmek çok harika oluyor. Ve İzmir'e her gidildiğinde sürpriz keşifler çıkar karşınıza. Gez gez bitmez dedirtiyor. :)
      Ayrıca İzmir'i çok sevmiş olmanıza memnun oldum.
      Sizin de gönlünüze sağlık olsun. Umarım en kısa zamanda gezinin devamını hazırlayıp yayınlayabilirim.
      Ben de sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. 😊🌺

      Sil
  13. Kütüphane güzel gözüküyor. Hele herkes için ayrı bir masa olması :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kütüphaneyi umarım görme fırsatınız olur. Eminim güzelden de öte olduğunu fark edeceksinizdir.
      Masalar, küçük ve eskiydi. Masasını paylaşmadan ancak bir kişinin rahatlıkla çalışabileceği kadardı. Kişiye özel gibi olması, bence çok güzel. :)
      Kıymetli yorumunuza çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  14. Yazınızı okurken o kadar eski günlere gittim ki anlatamam😊 İzmir'e gitmeyeli 20 sene oldu. Eskiden yaz tatillerinde, bayramlarda hep giderdik, teyzemler orada yaşıyor. Konak ve Kemeraltını görünce duygulandım. Milli Kütüphane'yi görmemiştim, çok güzelmiş😊 Umarım bir gün yeniden gitme fırsatım olur😊
    Keyifle okudum yazınızı, emeğinize sağlık😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Balkabağı Perisi, blog dünyasına hoş geldiniz. :)
      Değerli katkınıza çok teşekkür ediyorum. O hissi verebilmişsem ne mutlu bana...İzmir'in öyle bir çekiciliği var ki, insanın tekrar gidesi gelir. :)
      20 sene uzun bir süre olmuş gitmeyişiniz. Kısmette olmayınca, olmuyor maalesef. Umarım oraya gitme fırsatınız olur. Aradan geçen 20 yıla rağmen pek değişmediğini, İzmir, yine aynı İzmir olarak kaldığını söyleyebilirim size. :)
      Keyifle okumanıza memnun oldum. Sizin de yüreğinize sağlık olsun. :)

      Sil
  15. 8500 yaşındaki şehrin kenarından bir kez şehirler arası otobüsle geçmişliğim var. Sadece meydan ve çevresinde gezilecek ziyaret edilecek o kadar çok yer var ki. Her bir yapıyı o kadar güzel ve detaylı anlatmışsınız ki hayran kaldım. Yani hem yapılara hem de yazınıza. :)
    Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum sevgili fotohastasiempre. Hayran kalmanıza memnun oldum. Umarım yolunuz o taraflara düşer, İzmir'i gezip görme şansını bulursunuz. Gezdiğinizde eminim hayran kalırsınız. :)
      Sizin de gönlünüze sağlık olsun.

      Sil
  16. Oralara gitmiş kadar oldum. Teşekkürler. Belki bir gün İzmir'de yaşamak nasip olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ne demek...Ziyaretiniz için asıl ben teşekkür ediyorum. Umarım nasip olur. :)

      Sil